Çocuklarda Cinsel Kimlik Gelisim Egitimi


ÇOCUKLARIMIZIN CINSEL SORULARI

ve ANNE BABALARA ÖNERILER

“ANNE SENIN PIPIN DÜSTÜ MÜ?”

Çocuklarimiz dogduklari andan itibaren onlarin yaptiklari her seyle gurur duymaya hazirizdir. Ilk kez gözlerini açmasi, parmagimizi kavramasi, basini kaldirmasi, emeklemesi, yürümesi her evde çigliklarla karsilanan gelismelerdir. Sordugu sorular da her zaman bizleri heyecanlandirir. Gözünü merak etmesi, yagmuru sormasi, arabalarin nasil yürüdügünü izlemesi, çamasir makinesini arastirmasi bizi çok sevindirir. Öyle ya bu sorular çocugumuzun ne kadar zeki oldugunun ve belki de ilerideki mesleginin habercisidir bizim için. Amaaaa çocugumuz cinsiyeti ve cinsellikle ilgili bir soru sordugu zaman dehsete düseriz. “Acaba bunlari nereden ögrendi?”, “bir sey mi gördü veya duydu?”, “yoksa bizi mi gözetledi?” ve “eyvah acaba cinsellige düskün biri mi olacak?” sorulari beynimizi kurcalar.

ASLINDA…

Cinsel gelisim ve egitim çocuklarimizin gelisim sürecinde en fazla özen göstermemiz ve önem vermemiz gereken alanlardan biridir. Buna karsin kültürel olarak ülkemizde cinsel egitimin kaçinilan, ayiplanan ve yasaklanan bir alan oldugunu görüyoruz. Yaptigimiz ve inceledigimiz pek çok arastirma sonucunda anne ve babalarin çogunun cinsel egitimin anlamini bilmedikleri bulunmustur. Çogu anne babanin cinsel egitimin biyolojik yönü üzerine odaklandiklari, cinsel egitimi çogunlukla cinsel iliski ve onunla ilgili terimlerle açikladiklari, evlilikle iliskili düsündükleri görülmektedir. Buna baglantili olarak da çogu, cinsel egitime baslama yasini en erken ilkögretim dönemi olarak belirtmektedirler ve bunun da orani oldukça düsüktür. En dikkat çeken sonuçlardan biri de annelerin, çocuklarinin cinsellikle ilgili sorulari karsisinda heyecanlandiklari, bir kisminin sasirdigi ve utandigidir. Ancak çarpici olan bir baska sonuç da annelerin hemen hemen yarisinin çocuklarinin anne baba disindaki kisilerden cinsel bilgiler almasini onaylamadiklaridir. Yani annelerin hem çocuklarinin baskalarindan bilgi almalarini istemedikleri hem de bilgi verirken utandiklari görülmektedir. Bunu baska bir sonuçla karsilastirinca sasirtici olmadigi görülecektir: Anne babalarin büyük kismi çocukluk ve gençlik döneminde kendi anne babalarindan yeterli cinsel bilgi almadiklarini belirtmektedirler.

Belki bu kadar sözden sonra cinsel egitimin tanimini yapmak gerekir. Cinsel egitim sadece birtakim bilgiler verme süreci midir? HAYIR. Cinsel egitim, tutum gelistirme, inançlar, degerler, iliskiler, cinsel roller, vücut algisi, üreme sagligi ve mahremiyet gibi boyutlari da içermelidir. Ve sanilanin aksine belli bir dönemde olup bitmez, yasam boyu süren bir süreçtir. Peki “cinsel egitim” nedir? Cinsel egitim, bireyin fiziksel, duygusal ve cinsel gelisimini anlamasi, olumlu bir kisilik kavrami gelistirmesi, insan cinselligine, baskalarinin haklarina, görüs ve davranislarina saygili bir bakis açisi edinmesi, olumlu davranis biçimi ve deger yargilari gelistirmesi egitimidir.

Çogumuz çocugumuz cinsellikle ilgili bir soru sordugunda cinsel egitim zamaninin geldigini düsünürüz. Oysa yukaridaki tanim da göz önüne alindiginda aslinda cinsel egitimin çoktan baslamis oldugu açiktir. Hamileligimiz sirasinda bebegimizin cinsiyetini ögrenip kizsa pembeler, erkekse maviler yada kizsa bebek, erkekse top aldigimiz zaman zaten bir anlamda cinsel egitim baslamistir. Çocugumuza hitap ve onu sevme seklimiz de hep cinsiyete göre degil midir? Bir çalismada bebekken kizlarimizi daha yumusak hareketlerle, ogullarimizi ise daha çok hoplatip ziplatarak oynattigimiz bulunmustur.

Ama bilinçli olarak cinsel egitimle ilk tanismamiz çocugumuzun ilk sorusu ile olur. Bu ilk soru genelde iki, iki buçuk, üç yas civarinda gelir. Ilk sorular dis görünüsle ilgilidir. “Neden babalarin biyiklari var, annelerin yok?”, “Neden anneler etek giyer, babalar giymez?” gibi sorular ilk sorulardandir. Bu sorulari pipi ile ilgili sorular takip eder. Çocugumuz üç, dört yaslarindayken “Anne senin pipin düstü mü?”, “Neden kizlarin pipisi yok?”, “Neden kizlar çisini ayakta yapamaz?” gibi sorularla karsilasabiliriz. Yakin çevresinde yeni dogmus bir bebek, kardesi, kuzeni olmasi sorularin daha erken sorulmasina yol açabilir. Bu dönemde sorulan pipi ile ilgili sorular çok çok önemlidir. Çünkü çocuklar herkesin bir pipi ile dogdugunu ve bazilarinin pipilerinin sonradan düstügünü düsünebilirler. Pipisi düsenler kizlardir, pipisi olanlar ise erkekler. Bu soruya verilecek cevap her iki cinsiyetteki çocuklar için de çok önemlidir. Kizlar kendilerinde olan bir seyi kaybettiklerini ve bunun da bir ceza oldugunu düsünebilirler. Veya annelerine kendilerini pipisiz dogurdugu için kizginlik duyabilirler. Erkek çocuklar da bir gün pipilerini kaybedeceklerini düsünerek kaygilanabilirler. Bu nedenle verecegimiz cevaplar çok önemlidir. Çocugumuza kizlarin kiz olarak dogdugu ve bunun hiç degismeyecegi, böyle büyüyecekleri; erkeklerin erkek olarak dogduklari ve her zaman böyle kalacagi mesaji verilmelidir. Hayvanlardan örnekler vermek çocuklarin daha kolay anlamalarini saglar.

Bu sorulari yenileri takip eder, onlari da baskalari… Sorularin sayisi o kadar fazladir ki burada tüm sorulari ve cevaplari ele almaya ne sayfalar ne de zamanimiz yeter. Burada anne babalara sorulari cevaplarken dikkat etmeleri gereken ipuçlarini vermek daha yararli olacaktir.

Öncelikle cinsellige dogal yaklasmak önemlidir. Anne baba ne kadar dogal yaklasirsa çocuk ta o kadar dogal yaklasacaktir. Çocugu geçistirmemek, azarlamamak, sorusunu ertelememek gerekir. Bu noktada baslangiç cümlesi çok önemlidir. “Çocugum nereden aklina gelir böyle seyler?”, “Nereden duyuyorsun ki bunlari bilmem!” gibi cümleler çocugun bir daha soru sormasini engelleyecektir. Bunun yerine “senin yasindayken ben de bunu merak etmistim” veya “siniftaki çok arkadasin bunu annesine sormustur herhalde” gibi bir baslangiç cümlesi çocugun sorularini daha rahat sormasina yardimci olacaktir. Sorulari cevaplarken ses tonumuz, konusma hizimiz ve yüz ifademiz de önemlidir. Günlük yasamda kullandigimiz ses tonu ve hizini korumaya çalismaliyiz. Tabii bu arada göz kontagi da unutulmamalidir. Kaçamak bakislar, utanç içinde bir yüz ifadesi veya kizgin bir bakis çocugumuzun hem cesaretini kirar hem de “Galiba bu istenmeyen bir konu. Anne babalarla konusulmaz.” diye düsünmesine yol açar. Cinsel egitimde ortam da önemlidir. Çok gürültülü, kalabalik, ayakalti ortamlar uygun degildir. Daha sakin ve özel ortamlar tercih edilmelidir. Sorulari çocuk sordugu zaman cevaplamak en uygunudur. Yoksa onu geçistirdigimizi düsünebilir ve bir sekilde sorusunun cevabini aramaya girisir. Bizim onaylamadigimiz baska yetiskinlerden veya yasitlarindan bilgi alabilir, gözetleme yoluna gidebilir veya kendi bedeniyle deneyler yapabilir.

Çocuklarimiza mutlaka cinsel egitim vermeliyiz. Çünkü bunun hem bireysel bazda hem toplumsal bazda kazançlari gözardi edilemeyecek kadar degerlidir. Öncelikle çocugumuz kendini ve bedenini, bedeninin fonksiyonlarini, önemini ve korunmasini ögrenecek; bedenini ve kendisini sevecek; cinsellik konusuna dogal yaklasacak, daha sonraki yillarda cinsel konularda iletisim kurabilecek, cinsellikte utanç, suçluluk ve korku duymayacak, sevmeye yetenekli, toplum ve kendisi için sorumlu davranabilen bir birey olacaktir.

Elbette ki bireysel kazanimlar topluma da yansiyacaktir. Toplumsal düzeyde ise cinsiyete bagli yoksunluk azalacak, kadinlar isgücüne daha kaliteli katilacak, cinsel istismar azalacak, töre cinayetlerinde azalma olacak, dogurganlik kontrol altina alinacak, buna bagli olarak suç orani ve yoksulluk da azalacaktir.

Bana ayrilan bu kisa ama degerli sayfalarda biraz da olsa “cinsel egitim”in önemini vurgulayabildiysem ne mutlu bana. Tüm bu kazançlari okuduktan sonra çocugunuza cinsel egitim vermeye ne dersiniz???

Hacettepe Üniv. Çocuk Gelisimi ve Egitimi Bölüm Baskan Yardimcisi

Prof. Dr. Ismihan Artan'in TED Ankara Kolejliler Dergisi, Sayi:88'de yayinlanmis yazisidir.